23 Mayıs 2010 Pazar

Makedonya Türkleri Anonim Sözlü Halk Edebiyatı-EFSANELER

Özgür Medya'nın yazarı Fatmagül'un araştırması.

Efsaneler, Sözlü Halk Edebiyatı’nın en önemli türlerinden biridir. Çoğunlukla; kişi, yer ve olaylara dair olağanüstülükleri konu edinir. İnandırıcılık özelliğine sahiptir. Belirli bir üslûp ve şekle bağlı değildir. Genellikle; nesir şeklinde, kısa ve yalın bir dille söylenir. Masallar gibi, efsaneler de, toplumu eğitici-öğretici ve iyiye-güzele yönlendirici nitelik gösterir.

Makedonya Türkleri’nce söylenen efsaneler; kişiler, olaylar ve motifler yönünden Anadolu efsaneleri ile benzer özelliktedir.

Başlıca motiflerden biri; daha çok kahramanlık temasını işleyen, savaşları ve fetihleri konu edinen efsanelerde kullanılan kesik baş motifidir. Bu efsanelerde, İslâmlık uğruna şehit olan gazilerin kesik başlarını koltuklarının altına alarak savaşa devam etmeleri anlatılır.

Kocacenk Efsanesi’nden
...
... Kanlı savaş başlar. Romalılar kaçmağa başlamışlar. Ama, onların peşinde, Türk askeri şöyle dursun, savaşta kılıçla kafaları kesilen Türk askerleri bile kellelerini koltukları altına alıp koşarmışlar. Bunu gören Romalılar şaşkın şaşkın kaçmış, bir daha buraya dönmemişler. Onların peşinden koşan kesik başlı Türk askerleri ise ancak üç bin metre sonra yere düşüp şehit olmuşlar. ...
... (Kocacık Köyü / Debre)


Aynı motifin birden fazla tip ya da karaktere bağlanarak anlatıldığı da görülür.

Sarı Kızlar Efsanesi’nden
...
Düşman kaçmış, Sarı Kızlar koşmuş. Bir ara düşman, Türkler’in arkadan gelip gelmediğini anlamak için duraklama yapıp arkaya bakmış. Çünkü; düşman kaçarken arkadan hiçbir ses işitmiyormuş. Bu bakışta bir de ne görsünler; Sarı Kızlar, kelleleri koltukları altında düşmanın peşinden uçarcasına kanatlanmış gibi koşmaktadır. Düşman, bu tabloyu görür görmez daha da hızlı kaçmış. Kocacık Türkleri zaferi böyle kazanmış.
... (Kocacık Köyü / Debre)

Makedonya’da söylenen efsanelerde rastlanılan diğer bir motif, taş kesilme suretiyle şekil değiştirme motifidir. Bu durum, bir suç ya da günah işlendiğinde ya da söz dinlememe sonucu gerçekleşir.

Kocakarilar Efsanesi
Bir kocakari kış güni Üsküp ve Lübeten yolunda gürmüş güzel avay. İstey çiksın koyunlarıyle, otlatsın koyunlarıni ama deylar çıkmasın, o dinlemey çıkay gidey. Yari günden sonra ava çok soğuk oli. Sonra kocakariylen hem koyunlar soğuktan taş kesililar. Şimdi kocakari taş şeklinde kalmıştır. Gelen geçen “Jut Babo açan” dey, o taştan su damlay. (Üsküp)
açan: ne zaman; ava(y): hava(yı); gürmek: görmek


Ölen bir kişinin erenlere karışması ve ölülerin birbiriyle yer değiştirmesi de Makedonya Türkleri tarafından söylenen efsanelerde görülen motiflerdendir.

Kral Kızı Efsanesi
Asker gidey bir çocuk, kralın kızi begeniy bu çocugi. Bu kız astalani. Babasına dey:
-Ben filan askeri sevey. Ben açan ülecem buni koyverecen.
Kız da üli bir gün hem babasi da çıgıri o askeri hem dey ki:
-Bu günden sonra sen serbestsin.
Ama kız, çocuga da ülmeden demiş:
-Gelesin beni mezarımda güresin.
Asker da gidey açar mezari ne gürsün, kralın kızi dil orda, güri hocasıni çocugi ve okuturmiş. Kapay mezari hem dünerken düşüni niçin kralın kızi yerine hocası? Çocuk ta gidey hocanın evine soray hocası için. Deylar ki ülmiş. Mezarınin nerde olduguni soray. Güleylar. Gene gidey açay mezari ne gürsün kralin kızi. Bu hocalara gidey soray bu vaziyet için. Hocalar dey ki:
-O sağ iken sudan geçmek olmasaydi daha güzel olurdi.
Onun için onun yerini kral kızi kazanmiş. (Üsküp)
açan: ne zaman; astalanmak: hastalanmak; çıgırmak: çağırmak; dil: değil; dünmek: dönmek;
gürmek: görmek; ülmek: ölmek

Bunların yanısıra; tılsım motifi kullanılır. Bu motif iki türlüdür. İlkinde; tılsım bilmeden ve istemeden bozulur ve değerli bir şey değersiz bir şeye dönüşür.

Namaziye Efsanesi’nden
...
Camiye çevrilen kilisenin bir köşesinde ulu mu ulu bir ağaç varmış. Kocacıklılar; henüz minaresi yapılmadığından ağaca çıkalım, öyle ezan okuyalım demişler. İçlerinden bilge olanı, güzel ezan okuyanı bu ağaca tırmanmış. İçinden geldiğince ezanı okumuş. Aşağıya inerken yere şöyle bir bakmış. O anda ağacın dibinde bir ışığın yükseldiğini, ay gibi olduğunu ve ortalığın aydınlandığını görmüş.
Adam, heyecanla aşağıya inmiş. Gördüğünü çevresinde toplananlara anlatmış. Daha yaşlı olanlar:
-Aman; sen para görmüşsün, demişler.
Hemen kazma küreklere yapışmışlar, ağacın dibini bir güzelce kazmışlar. Bir arşın iki arşın derken küpün kenarı görülmüş. Herkezi bir heyecan almış. Küpün çevresini iyice kazmışlar, küpü meydana çıkarmışlar. Küpün ağzını açmışlar, ama ne görsünler; içindeki altınlar kömür olmuş, koca küp kömürle doluymuş. Durumu gören yaşlılar:
-Para görmüşsün, ama çevrene söylediğinden tılsımı bozulmuş. Para kömür olmuş, demişler.
Meğer böyle durumlarda görüleni kimseye söylememek gerekiyormuş. (Kocacık Köyü / Debre)


Diğerinde ise; bozulmak istenen bir tılsım bir türlü bozulamaz ve bu yüzden ulaşılmak istenen şeye ulaşılamaz.

Kaledeki Altınlar Efsanesi’nden
Anlatıldığına göre Kocacık Kalesi’nin içinde odalar varmış. Bu odalar ağzına dek altınla doluymuş. ...
Herkesin gözü bu altınlarda imiş, ama kimse içeriye girecek gücü kendinde bulamazmış. Kocacık’ın yaşlılarından biri:
-Ben girerim, demiş.
...
Kapıda iki koç bekçilik yapıyormuş. Koçlar yok olmuş, kapı açılmış. Adam içeriye girmiş. ... Çuvalını doldurmuş doldurabildiği kadar. Yeterli bulmamış aldıklarını. Kuşağına, koynuna doldurmuş. Çuvalı omzuna vurmuş. Tam kapıdan çıkacakken, kapı, Kocacıklılar’ın deyimiyle:
-Dırang, deyip kapanmış.
Adamcağız öyle etmiş, açılmamış; böyle etmiş, gene açılmamış.
-Aman Allah’ım; vazgeçtim ben bu işten, demiş.
Çuvalındaki altınları boşaltmış, ama kapı gene açılmamış. Koynunu, kuşağının içini boşaltmış adam; ama gene kapı açılmamış. Neden, niçin derken çarıkları usuna gelmiş. Çözmüş çarıklarını. Açan bakmış, çarığının içine bir sarı liranın girdiğini görmüş. Onu da çıkarmış. O an kapı:
-Dırang, deyip açılmış.
Kapı tılsımlıymış, tılsımı da iki koçmuş. ...
O günden bu güne bu tılsımı bozan çıkmamış. Bu yüzden de altınlar, hala kalenin içinde duruyormuş. (Kocacık Köyü / Debre)
açan: ne zaman


KAYNAKÇA

*Hafız, N. (1989). Makedonya Türk Halk Edebiyatı Metinleri. İstanbul: Anadolu Sanat Yayınları.
*Yardımcı, M. (Eylül-Ekim 1999). Kıbrıs ve Balkan Türkleri Efsanelerinin Anadolu Efsaneleriyle Mukayesesi. 3. Kıbrıs ve Balkan Türk Edebiyatları Sempozyumu [Bildiri], Köstence.
*Yardımcı, M. (Ocak 2005). Batı Trakya Türkleri Halk Edebiyatı ve Türk Dünyası Folkloruna Mukayeseli Bir Bakış. 1. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi [Bildiri], Münih.

Hiç yorum yok: