23 Mayıs 2010 Pazar

Makedonya Türkleri Anonim Sözlü Halk Edebiyatı-ATASÖZLERİ ve DEYİMLER

Özgür Medya'nın yazarı Fatmagül'un araştırması.

Atasözleri ve deyimler, Sözlü Halk Edebiyatı’nın en temel türlerindendir. Her ikisi de; kısa ve özlü, kalıplaşmış sözlerdir. Birbirinden farklı olarak; atasözlerinde uzun süreli deneyim ve gözlemlere dayalı düşüncelerin öğüt ve yargı şeklinde aktarılması esasken, deyimlerde duygu ve düşüncelerin çekici bir biçimde belirtilmesi amaçlanır. Çoğu hece ölçüsüne uygun ve sanatlı olan bu sözler, anlatımı renklendirip güçlendirmek için kullanılır.

Atasözleri ve deyimler, tarih boyunca, Rumeli ve Makedonya Türkleri arasında da çok önemsenmiş ve kullanılmıştır. Onları yerinde ve zamanında kullanmak, başlı başına bir meziyet ve hüner sayılmıştır. Makedonya Türkleri, bu sözlerin öncesinde, “Dememiş boşuna itiyarlar” - “Nasıl ne demiş itiyarlar” veya “Var bir laf” gibi çeşitli ibareler de kullanmışlardır.

Dememiş boşuna itiyarlar; er kuan bal toplasa balın akasi beş pare olur. (Kocacık Köyü / Debre)
Nasıl ne demiş itiyarlar; oyniya girırsen oyna ya hiç girma. (Vrapçişte)
Var bir laf; gendi düşen aglamaz. (Gostivar)
aka: okka; er: her; gendi: kendi; itiyar: ihtiyar; kuan: bal arısı; pare: para


Bölgede söylenen sözlerin arasında, Divan-ı Lûgat-it Türk’te yer alan ve dolayısıyla eskilik derecesi bakımından önem taşıyan örnekler bulunmaktadır. Bu örnekler, aynı zamanda, Türk dünyası sözlerinin ortak bir kaynaktan çıktığına dair de bir kanıttır.

(Atasözü) Damlaya damlaya çol olur, damlacıktan sel olur. (Gostivar)
Birin birin ming bolur, tama tama köl olur. (Divan-ı Lûgat-it Türk)
(Atasözü) Et tırnaktan ayrılmaz. (Kocacık Köyü / Debre)
Etli tırngaklı adırmas. (Divan-ı Lûgat-it Türk)
adırmak: ayırmak; çol: çöl; birin birin: birer birer; köl: göl; ming: bin; tama tama: damlaya damlaya;
tırngak: tırnak


Makedonya Türkleri’nce söylenen atasözleri ve deyimlerin büyük kısmını, insanlar arasındaki ilişkileri aksettiren örnekler oluşturmaktadır. Bunlar arasında; en çok namuslu olmak, doğru ve dürüst olmak, sabırlı olmak, akıllı ve dikkatli olmak, alçak gönüllü olmak, iyi niyetli ve hoş görülü olmak, çalışkan olmak, tutumlu ve kanaatkar olmak, birlik ve beraberlik içinde olmak gibi konular üzerinde durulmaktadır.

Namuslu olmak

(Atasözü) Akıl em namız pariile satın alınmaz. (Kocacık Köyü / Debre)
em: hem; namız: namus; pari(ile): para (ile)

(Deyim) Alni açik, yüzi payk olmak. (Gostivar)
payk: pak


Doğru ve Dürüst olmak

(Atasözü) Hak kuvvetin üstündedır. (Vrapçişte)
(Atasözü) Egri ocagın dumani da egri çikar. (Üsküp)

(Deyim) Egri oturmak, dogri konuşmak. (Üsküp)
(Deyim) Duvar diliyın ki süzümden dünmeyeyim. (Gostivar)
dogri: doğru; dünmek: dönmek; süz: söz


Sabırlı olmak

(Atasözü) Sabır acidır, meyvasi tatlidır. (Vrapçişte)
(Atasözü) Sabırsızın er işi, sakat olur er işi. (Üsküp)
er: her

Akıllı ve Dikkatli olmak

(Atasözü) Akılli bir kere aldanır. (Üsküp)
(Atasözü) Su uyur, düşman uyumaz. (Kocacık Köyü / Debre)

(Deyim) Çürük tahtaya basmamak. (Gostivar)


Alçak Gönüllü olmak

(Atasözü) Niiyım deme, nii olacam de. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Büyük lokma yut, büyük süz söyleme. (Üsküp)
süz: söz


İyi Niyetli ve Hoş Görülü olmak

(Atasözü) İilık yapan iilık bulur. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Taşle atana sen ekmekle at. (Üsküp)
ii(lık): iyi(lik)

(Deyim) Tatli dil, güler yüz olmak. (Üsküp)

Çalışkan olmak

(Atasözü) İnsani insan yapan iştır, çalışmaktır. (Vrapçişte)

(Deyim) Alın teriyle kazanmak. (Gostivar)


Tutumlu ve Kanaatkar olmak

(Atasözü) Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at koşturur. (Üsküp)
(Atasözü) Ününe atla gidene bakma, arkandan yayan gelene bak. (Kocacık Köyü / Debre)
ün(üne): ön(üne)

(Deyim) Akmazsa damlar. (Üsküp)
(Deyim) Boynuz ararken kulaksız kalmak. (Üsküp)


Birlik ve Beraberlik İçinde olmak

(Atasözü) Elele vermeyince taş yerinden oynamaz. (Üsküp)

(Deyim) Bir elle tapşin olmas. (Üsküp)
tapşin: iki elin birbirine tartıma göre vurulması


Ayrıca; dostluk kavramı ve hayvanlardan at ve kurt ile ilgili de birçok örneğe rastlanılır.

Dostluk

(Atasözü) Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur. (Üsküp)
(Atasözü) Dost kara günde belli olur. (Gostivar)
(Atasözü) Eski dost duşman olmas. (Vrapçişte)

(Deyim) Dos aglatir, duşman güldürür. (Kalkandelen)
dos: dost


At

(Atasözü) At binek taşı, attır insanın arkadaşı. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) İyi at eski çul altında da belli olur. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) At ölür meydan kalır, yiğit ölür kalkan kalır. (Üsküp)

(Deyim) At üstünde yılan ısırır. (Kocacık Köyü / Debre)


Kurt

(Atasözü) Kurt dumanli avayi sever. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Kurt tüyünden, insan uyundan vazgeçmez. (Kocacık Köyü / Debre)
ava: hava; uy: huy


Makedonya’da söylenen atasözleri ve deyimler, bölgesel ağız özelliklerine bağlı olarak, dil bakımından Anadolu’daki örneklerden bir takım farklılıklar gösterirler.

Bu farklılıkların bir kısmı, bir harfin yerine başka bir harfin kullanılması ile ilgilidir.

“ğ” yerine “g” kullanılması

(Atasözü) Egri agaçsız orman olmaz. (Üsküp)
(Atasözü) Zeman degışmez, insan degışır. (Gostivar)
(Atasözü) Söz ok degil, ok gibi deler. (Valandovo)
(Atasözü) Geyikler dagların süsidır. (Vrapçişte)

zeman: zaman

(Deyim) Agzıni kiraya vermek. (Üsküp)
(Deyim) Gendi yagiyle kaurulmak. (Gostivar)
(Deyim) Yogurda güre tavasi, bunarına güre koasi olmak. (Vrapçişte)
bunar: pınar; güre: göre; kaurulmak: kavrulmak; koa: kova


“i” yerine “ı” kullanılması (ince seslilerle başlayan kelimelerde)

(Atasözü) Nedır yedisi, odur yetmişi. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Hastalık kucakle girır, gramle çıkar. (Gostivar)
(Atasözü) İki su bir ekmek yerıni tutar. (Vrapçişte)
(Atasözü) Acele etme dilıni isırırsın. (Üsküp)

(Deyim) Eti benım, kemigi senın olmak. (Üsküp)
(Deyim) Dünya yıkılsa keyfıni bozmamak. (Gostivar)
(Deyim) Besle kargay, çikarsın gözlerıni. (Kocacık Köyü / Debre)
karga(y): karga(yı)

“ö” yerine “ü” kullanılması

(Atasözü) Günül kimi severse güzel odur. (Üsküp)
(Atasözü) Çok hamlayan küpek isırmas. (Gostivar)
(Atasözü) Ülmiş eşek kurttan korkmaz. (Kocali Köyü / Radoviş)
(Atasözü) Alet işler, el ügünür. (Vrapçişte)
hamlamak: havlamak; küpek: köpek; ügünmek: öğünmek; ülmek: ölmek

(Deyim) Üküz altında buzagi çikarmak. (Üsküp)
(Deyim) Güzleri yolda beklerken kalmak. (Gostivar)
(Deyim) Elle getırmek, agızla gütürmek. (Vrapçişte)
gütürmek: götürmek; güz: göz; üküz: öküz


“z” yerine “s” kullanılması (kelime sonlarında)

(Atasözü) Dert derde benzemes. (Üsküp)
(Atasözü) Bir çiçekle yaz olmas. (Gostivar)
(Atasözü) Gül tikensıs olmas. (Vrapçişte)
(Atasözü) İki cambas bir ipte oynamas. (Vrapçişte)
cambas: cambaz; tiken: diken

(Deyim) Üzüm çüpsüz olmas. (Üsküp)
(Deyim) Dumani düs tütmek. (Gostivar)
çüp: çöp; düs: düz


Bir kısmı da, son hecelerdeki ve bazı eklerdeki sesli harflerin birbirinin yerine kullanılması ile ilgilidir.

Sürekli “-i” kullanılması (kelime sonlarında; -ı, -u, -ü yerine)

(Atasözü) Sonunda kim güler, en tatli güler. (Vrapçişte)
(Atasözü) Başkasına kuyi kazan gendi düşer. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Boş fıçi çok gürülti yapar. (Üsküp)
gendi: kendi; kuyi: kuyu

(Deyim) Tarlanın taşlisi, beyirın başlisi, kızın saçlisi. (Kocacık Köyü / Debre)
(Deyim) Kuri yerde nem kapmak. (Gostivar)
(Deyim) Karni tok, güzi aç olmak. (Üsküp)
beyir: beygir; güz: göz; kuri: kuru


Sürekli “-miş” kullanılması (-mış, -muş, -müş yerine)

(Atasözü) Acıkmiş kudurmiştan beterdır. (Üsküp)
(Atasözü) Horoz ülmiş, güzi çöplükte kalmiş. (Üsküp)
güz: göz; ülmek: ölmek

(Deyim) Olmişi da olacagi da bu olmak. (Üsküp)


“-la” yerine “-le” kullanılması

(Atasözü) Barutle ateş bir yerde durmas. (Üsküp)
(Atasözü) Kalabalıkle ölüm da tatlidır. (Kocacık Köyü / Debre)

(Deyim) Tuzle buz olmak. (Üsküp)
(Deyim) Dügününde kaugurle su taşımak. (Gostivar)
kaugur: kevgir


“-lar” yerine “-ler”, “-ler” yerine “-lar” kullanılması

(Atasözü) Araba nası kırılır, çok yol bulurler. (Vrapçişte)
(Atasözü) Adami paresız mezara bile gütürmezlar. (Üsküp)
gütürmek: götürmek; nası: nasıl; pare: para


“-sa” yerine “-se”, “-se” yerine “-sa” kullanılması

(Atasözü) Kim yüksek uçarse alçak düşer. (Üsküp)
(Atasözü) Getırsa gününi, çikarır güzüni. (Vrapçişte)


Bazı seslerin düştüğü, buna bağlı olarak, yanındaki seslinin uzadığı ya da düştüğü de görülür.

“ğ” düşmesi

(Atasözü) İşliyen iine pas tutmaz. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Umduuni yiyemesın, bulduuni yersın. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Erbir daa gendi aırlııni bilır. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Kim kimınle, deirmenci suyile. (Kocacık Köyü / Debre)
aırlık: ağırlık; daa: dağ; deirmenci: değirmenci; iine: iğne

(Deyim) Aaçlardan meşe, kızlardan Ayşe. (Kocacık Köyü / Debre)
(Deyim) Uşaklar yokariya, ev aşiya. (Kocacık Köyü / Debre)
(Deyim) Tencere tekerlenır, kapani bulur. (Kocacık Köyü / Debre)
aaç: ağaç; aşi(ya): aşağı(ya); kapa(ni): kapağı(nı); yokari(ya): yukarı(ya)


“h” düşmesi

(Atasözü) Çok arayan içsız kalır. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) Kabatın saibi yoktur. (Üsküp)
iç(sız): hiç(siz); kabat: kabahat; sai(p/bi): sahi(p/bi)

(Deyim) Mum yakmak em aramak. (Üsküp)
(Deyim) Maymun iştali olmak. (Üsküp)
em: hem; işta(li): iştah(lı)

“y” düşmesi

(Atasözü) Damlaa damlaa göl olur. (Kocacık Köyü / Debre)
(Atasözü) İilık yapan, iilık bulur. (Kocacık Köyü / Debre)
ii(lık): iyi(lik)

(Deyim) Sui bulantırmak. (Gostivar)
bulantırmak: bulandırmak; su(i): su(yu)


Bir diğer özellik, şimdiki zaman kipi (-yor) yerine geniş zaman kipi (-r / -y) kullanılıyor olmasıdır.

(Atasözü) Sülerim kızıma, anlasın gelin. (Vrapçişte)
(Atasözü) Süzle karın doymay. (Üsküp)
sülemek: söylemek; süz: söz

(Deyim) Var akay, yok bakay. (Üsküp)


Ünlü uyumunda da aksaklıklar vardır.

(Atasözü) Sormak pareyle dildir. (Gostivar)
(Atasözü) Uyuyan yilanın kuyruguna basma. (Üsküp)
(Atasözü) Her koyin gendi bacagından asılır. (Vrapçişte)
dil: değil; gendi: kendi; koyin: koyun; pare: para

(Deyim) Güzden irak günülden da irak olur. (Üsküp)
(Deyim) Oyle başa oyle traş lazim. (Kocacık Köyü / Debre)
günül: gönül; güz: göz; irak: ırak; oyle: öyle

Söz dizimi bakımından, Makedonya Türkleri tarafından söylenen atasözü ve deyimlerde görülen en önemli özelliklerden biri, cümle içinde kelimelerin yer değiştirmesidir.

(Atasözü) Çak gelsın zenginın keyfi, fukaranın cani çikar. (Gostivar)
(Zenginin keyfi gelinceye kadar, fakirin canı çıkar.)
(Atasözü) Sarmısak ne yemiş agzi kokar. (Kocacık Köyü / Debre)
(Sarımsak yiyenin ağzı kokar.)
(Atasözü) Da isla canın çiksın se adın. (Gostivar)
(Adın çıkmaktansa canın çıkması daha iyidir.)
çak: -a/-e kadar; da: daha; isla: iyi; se: ise

(Deyim) Çaktır küçük çocuklar, gaylesi da küçüktür. (Gostivar)
(Çocuklar küçük olduğu sürece, gaileleri de küçüktür.)
(Deyim) Ki yeicesın, çikarmaycasın boynuz. (Gostivar)
(Yiyeceksen, boynuz çıkarmayacaksın.)
(Deyim) Haçın dildır zanatın bir iş, hiç başlama. (Gostivar)
(Zanatın olmayan bir işe hiç başlama.)
(Deyim) Nası keçi koinlar içine. (Gostivar)
(Koyunlar içinde keçi gibi.)
dil: değil; çaktır: iken; haçın: ne zaman; koin: koyun; nası: nasıl


KAYNAKÇA

*Hafız, N. (1989). Makedonya Türk Halk Edebiyatı Metinleri. İstanbul: Anadolu Sanat Yayınları.
*Hasan, H. (1997). Makedonya ve Kosova Türklerince Kullanılan Atasözleri ve Deyimler. Ankara: AKDTYK Türk Dil Kurumu Yayınları.
*Yardımcı, M. (Mart 1998). Makedonya ve Diğer Türk Yurtlarında Söylenen Ortak Atasözleri ve Deyimler. Uluslararası Rumeli Türk Kültürü Sempozyumu [Bildiri], Üsküp.
*Yardımcı, M. (Ocak 2005). Batı Trakya Türkleri Halk Edebiyatı ve Türk Dünyası Folkloruna Mukayeseli Bir Bakış. 1. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi [Bildiri], Münih.

Hiç yorum yok: